28 Şubat'ta NATO sözcüsü O. Lungesku tarafından yapılan açıklamada, Abhazya yetkililerinin Gürcistan ile olan devlet sınır kapılarını kapatmamasına yönelik bir çağrıya yer verilmiştir.
Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Abhazya Cumhuriyeti liderliğine yönelik haksız ithamlar ile Ingur Nehri üzerindeki kontrol noktalarının kapatılması ile ilgili olarak artan spekülasyonlara ilişkin aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:
Abhazya Cumhuriyeti hükümetinin Bgoura (Otobaya) ve Bataiguara (Nabakya) geçiş noktalarını kapatma kararı Abhazya Cumhuriyeti mevzuatına tamamen uygundur ve bu kararlar geri alınamaz. Abhazya Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 10 Temmuz 2012 tarihinden itibaren bu kontrol noktaları, ana kontrol noktası "Ingur" için uygun altyapı ve teçhizatının kurulmasına yönelik süreç beklenirken geçici olarak kurulmuştur. Geçici kontrol noktalarının kademeli olarak kapatılması ancak karayolunun onarımı, otobüs servislerinin başlatılması ve "Ingur" kontrol noktasının kapasitesinin arttırılması da dahil olmak üzere gerekli koşulların oluşturulmasından sonra uygulanacaktır.
Bu tedbirler, devlet sınırının uluslararası standartlara uygun hale getirilmesini hedeflemektedir ve öncelikli olarak gerek Gal bölgesinde ikamet eden gerekse de Abhazya Cumhuriyeti’nin diğer tüm vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için uygulanmakta ve hiçbir şekilde yukarıda belirtilen bölgenin vatandaşlarının hareket özgürlüğüne engel teşkil etmeyi amaçlamamaktadır.
Daha çok bir talep görünümünde olan bu çağrı bir NATO temsilcisi tarafından dile getirilmiştir. Görünen o ki Kuzey Atlantik İttifakı, Abhazya üzerinde açık bir baskı yapmaya karar vemiş durumdadır. Bu bağlamda düzenli olarak yapılan NATO-Gürcistan askeri tatbikatlarına ek olarak Gürcistan ve NATO arasında güçlenen işbirliği ciddi yansımalara sebep olmaktadır. Gürcü yetkililer tarafından teşvik edilen bu rövanşist hareketler, Cenevre görüşmelerinde tartışılan konulardan biri olan Abhazya Cumhuriyeti ile güç kullanılmamasına yönelik bir anlaşma imzalanması hakkındaki gönülsüzlükleri de göz önüne alındığında bu tür faaliyetlerin Abhaz devletinin güvenliğine yönelik doğrudan bir tehdit olduğu açıkça görünmektedir.
Bir kez daha uluslararası örgütlere, bu kez de NATO özelinde olmak üzere, mevcut realiteyi tanımaları ve Abhazya Cumhuriyeti’nin Gürcistan ile sınırdaş ve egemen bir devlet olduğu gerçeğini kabul etmelerine yönelik çağrıda bulunuyoruz. Verimli bir diyalogun ancak işbirliği ve karşılıklı saygı koşullarında mümkün olabileceğine dikkat çekiyoruz.
Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Abhazya Cumhuriyeti liderliğine yönelik haksız ithamlar ile Ingur Nehri üzerindeki kontrol noktalarının kapatılması ile ilgili olarak artan spekülasyonlara ilişkin aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:
Abhazya Cumhuriyeti hükümetinin Bgoura (Otobaya) ve Bataiguara (Nabakya) geçiş noktalarını kapatma kararı Abhazya Cumhuriyeti mevzuatına tamamen uygundur ve bu kararlar geri alınamaz. Abhazya Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 10 Temmuz 2012 tarihinden itibaren bu kontrol noktaları, ana kontrol noktası "Ingur" için uygun altyapı ve teçhizatının kurulmasına yönelik süreç beklenirken geçici olarak kurulmuştur. Geçici kontrol noktalarının kademeli olarak kapatılması ancak karayolunun onarımı, otobüs servislerinin başlatılması ve "Ingur" kontrol noktasının kapasitesinin arttırılması da dahil olmak üzere gerekli koşulların oluşturulmasından sonra uygulanacaktır.
Bu tedbirler, devlet sınırının uluslararası standartlara uygun hale getirilmesini hedeflemektedir ve öncelikli olarak gerek Gal bölgesinde ikamet eden gerekse de Abhazya Cumhuriyeti’nin diğer tüm vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için uygulanmakta ve hiçbir şekilde yukarıda belirtilen bölgenin vatandaşlarının hareket özgürlüğüne engel teşkil etmeyi amaçlamamaktadır.
Daha çok bir talep görünümünde olan bu çağrı bir NATO temsilcisi tarafından dile getirilmiştir. Görünen o ki Kuzey Atlantik İttifakı, Abhazya üzerinde açık bir baskı yapmaya karar vemiş durumdadır. Bu bağlamda düzenli olarak yapılan NATO-Gürcistan askeri tatbikatlarına ek olarak Gürcistan ve NATO arasında güçlenen işbirliği ciddi yansımalara sebep olmaktadır. Gürcü yetkililer tarafından teşvik edilen bu rövanşist hareketler, Cenevre görüşmelerinde tartışılan konulardan biri olan Abhazya Cumhuriyeti ile güç kullanılmamasına yönelik bir anlaşma imzalanması hakkındaki gönülsüzlükleri de göz önüne alındığında bu tür faaliyetlerin Abhaz devletinin güvenliğine yönelik doğrudan bir tehdit olduğu açıkça görünmektedir.
Bir kez daha uluslararası örgütlere, bu kez de NATO özelinde olmak üzere, mevcut realiteyi tanımaları ve Abhazya Cumhuriyeti’nin Gürcistan ile sınırdaş ve egemen bir devlet olduğu gerçeğini kabul etmelerine yönelik çağrıda bulunuyoruz. Verimli bir diyalogun ancak işbirliği ve karşılıklı saygı koşullarında mümkün olabileceğine dikkat çekiyoruz.